21 yaşında teğmen oldu.
24 yaşında yüzbaşı rütbesiyle askerî akademiyi tamamladı. Mezun olduğu yıl Şam’da 5. Ordu’nun emrinde görevine başladı.
26 yaşında Kıdemli Yüzbaşı oldu; Manastır’da III. Ordu’ya atandı.
28 yaşında Kurmay Başkanı oldu. 30 yaşında da Genelkurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. Yine 30 yaşındayken Trablusgarp Savaşı’nda cephe görevinde bulundu; İtalyanlara karşı Tobruk Savaşı’nı kazandı.
31 yaşında Derne Komutanlığı görevine getirildi.
31 yaşı bitmeden Balkan Savaşları’nda birçok cephede ter akıttı. 32 yaşında ise Sofya Ateşemiliterliğine atandı. 33 yaşında da yarbaylığa yükseldi. Yarbay olur olmaz da I. Dünya Savaşı’nda 19. Tümen ile birlikte düşmana karşı çarpıştı.
34 yaşında geldiğinde dünya tarihinin en büyük cephe zaferlerinden biri olan Çanakkale Destanı’nı yazdı. 253 bin şehit veren kahraman Mehmetçikle birlikte Türk milletinin kaderini değiştirdi.
Henüz 35 yaşındayken Tümgeneralliğe yükseldi. Hastalığı dolayısıyla uzun süre tedavi gördükten sonra 37 yaşında Halep 7. Ordu Komutanı olarak cephelere geri döndü. 38 yaşında girmeden hemen önce Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına terfi ederken Harbiye Nezareti’nde de görevlendirildi.
38 yaşında ise birkaç yıl önce Türk milletinin kaderini değiştiren bu kahraman adam, bu kez o millete yepyeni bir kader çizdi. 9. Ordu Müfettişi sıfatı ile Samsun’a giderek işgal devletlerine karşı tarihin en anlamlı bağımsızlık meşalesini yaktı.
39 yaşında Türk milletine yeni bir meclis kazandırdı. 41 yaşına kadar yurdun her karış toprağında dava arkadaşlarıyla birlikte bu kez bağımsızlık ateşinin hiç sönmemesi için mücadele etti. Milletimize yepyeni bir vatan kazandırdı.
42 yaşında Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu; milletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
57 yaşında gözlerini yumana kadar tam on beş yıl boyunca milleti için yeni, sarsılmaz ve yıkılamaz devrimlere imza attı. Gencecik yaşlarından itibaren, askerlik hayatı ve devlet adamlığı görevlerinde nice önemli makamlara erişti. Bugün, çoğumuzun rüyalarında bile göremeyeceği işleri o gencecik yaşlarında başardı. Tamı tamına 85 yıldır da; hiç ölmemişçesine… yediden yetmişe her Türk insanının kalbinin en güzel köşesinde yaşıyor, yaşatılıyor.
Ne mutlu böyle büyük bir askerî dehanın ve devlet adamının çocuğu olanlara!
Ne mutlu Atatürk’ün yolundan bir an bile olsun ayrılmayanlara!
Ulu önder; cumhuriyetiyle, büyük eserleriyle her zaman yaşayacak ve yaşatılacaktır.