SON DAKİKA

Muharrem İnce’den Çarpıcı Açıklamalar…

Muharrem İnce’den Çarpıcı Açıklamalar… 18 Mart, 2019 15:52 Güncelleme: 18 Mart, 2019 15:52 Muharrem İnce’den Çarpıcı Açıklamalar…

CHP Cumhurbaşkanı Adayı, Önceki Dönem Yalova Milletvekili Muharrem İnce, “Ereğli’de AK Parti’nin adayı var mı? MHP’nin adayı var mı, var. O zaman Ereğli’de beka problemi yok, verin oyunuzu Halil Posbıyık’a. Beka problemi olsa beraber çıkarlardı. Demek Ereğli’de beka problemi yokmuş.”dedi.

İnce, partisinin 31 Mart Yerel Seçimleri kapsamında yaptığı çalışmalar çerçevesinde geldiği Karadeniz Ereğli’de CHP Belediye Başkan Adayı Halil Posbıyık, İlçe Başkanı Sevdekar Aras ve partililer tarafından karşılandı.

CHP Belediye Başkan Adayı Halil Posbıyık, İskele Camisi yanında bulunan seçim bürosu önünde kurulan kürsüden yaptığı konuşmada, Muharrem İnce Sevgisinin meydanlar sığmayacağını bildiğini belirterek, “Sayın Muharrem İnce’ye gösterdiğiniz bu sevgiden dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Posbıyık ilçe başkanı Sevdekar Aras ve Kendisinin konuşmayacağını belirterek mikrofonu Muharrem İnce’ye verdi.

İnce, şehitler anısına saygı duruşunda bulunulmasını istemesi üzerine, Saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu.

İnce, gelirken Halil Posbıyık’ın farkını gördüğünü belirterek, “bu iş bitmiş, hatta mümkünse arkadaş yarın gelmesin, gerek yok” dedi.

Muharrem İnce şöyle konuştu:

“Sayın Bahçeli biliyorsunuz millet ittifakına dedi ki, biri Kemal, biri Meral dedi, biri Temel dedi. Üçü de beş harfli dedi. Bu beş harflilerden kaçın dedi. Ben de dedim ki Recep de beş harfli ne yapacağız. Ama diyorsun ki Recep demiyorum, RTE diyorum diyorsun. O da üç harfli oluyor, o daha kötü. Allah’tan seçimde böyle gaflar yapıyorlar da bu yorgunluğun üstüne biraz gülüyoruz.

Türkiye’de belediyeler son on, yirmi yılın kurumları değil. Belediyeler 1850’den beri var. 1930’dan beri de seçim var. Rahmetli İsmet İnönü, Rahmetli Menderes, Özal, Ecevit, Erbakan, Erdal İnönü, Türkeş rahmetliler, bunların hepsi belediye seçimlerini yaşadı. Ama yendiler, ama yenildiler. Hiç biri belediye seçimine beka seçimidir demedi. Beka seçimi demek memleketin var olma, yok olma meselesi demek. Bir belediye seçimi neden var olma yok olma meselesi olsun ki? İşte işin ustası burada. Belediyeciliğin ustası burada. Ne yapacak belediye başkanı? Yolumuzu yapacak, çöpümüzü toplayacak, imarımızı yapacak, parklarımızı yapacak. Belediye başkanının kanun çıkaracak hali yok.

Amerikalı, Fransız, İngiliz bir işadamını düşünün. Türkiye’ye bir yatırım yapmak istese… Bakın yol boyunda gelirken gördüm, tersaneler yatıyor orada ama çalışan yok. Bir yabancı işadamı Türkiye’ye yatırım yapmak istese, televizyonu açsa, Türkiye’nin cumhurbaşkanı Türkiye’de beka sorunu var, geleceğimiz garanti değil diyor, Türkiye karışabilir diyor. Bir Amerikalı, Fransız, İngiliz, bunu duyduğunda Türkiye’ye yatırım yapar mı? Yapmaz. Siz varlıklı bir Türksünüz, bankada paranız var bir tesis kuracaksınız, Cumhurbaşkanı diyor ki memleketin gelecek problemi var. Siz yatırır mısınız paranızı bir yere. İşte uluorta üç tane oy almak için beka sorunu var demek, memlekete kötülük var demektir.”

“DEMEK Kİ BEKA PROBLEMİ YOKMUŞ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Bahçeli’nin beka problemi var diye ittifak kurduğunu söyleyen İnce, “Halil Abi, Ereğli’de AK Parti’nin adayı var mı? MHP’nin adayı var mı, var. O zaman Ereğli’de beka problemi yok, verin oyunuzu Halil Posbıyık’a. Beka problemi olsa beraber çıkarlardı. Demek Ereğli’de beka problemi yokmuş.” Diye konuştu.

İnce şöyle devam etti:

“Sandığa giderken şunu düşünmelisiniz. 24 Haziran seçimlerinde kampanyalarda şunu söyledim. Barışacağız, büyüyeceğiz, bölüşeceğiz dedim. Barışacağız, Çanakkale’de olduğu gibi. Çanakkale’de, Türk Kürt, alevi Sünni var mıydı, yoktu. Demek ki barışmıştık. Peki büyüyeceğiz, Çanakkale’deki imanda olduğu gibi büyüyeceğiz. Bölüşeceğiz, adil bölüşeceğiz, nasıl olacak bu? Çanakkale’de olduğu gibi. Bazen bulgur pilavını, bazen buğday aşını, bazen üzüm sarmasını beraber bölüşeceğiz.

Beka beka diye millete yalan söylüyorlar. Bekanın açılımını ben yaptım. BEKA: Bahçeli, Erdoğan, Koltuk Aşkı. Kuyruklar olacak dedim oldu mu oldu? Döviz fırlayacak dedim, fırladı mı, fırladı. Yandaş gazetecinin biri Muharrem İnce döviz fırlayacak dedi diyor, Muharrem İnce bunu nereden biliyor, MİT bunu sorgulasın diye manşet attılar. Ben de onlara şunu dedim. Allah insanlara omuzları üzerinde bir çıkıntı vermiş. Bazıları bu çıkıntıyı şapka takmak için kullanır, bazıları da zeka için kullanır. Bu memlekette et bitti, süt bitti, yumurta bitti, domates bitti, patates bitti, soğan bitti, saman bitti saman. Üretmeyen bir Türkiye bu. Yalan bir dünya. Neymiş efendim, kuyruklar ikiye ayrılırmış. Varlık kuyruğu ayrıymış, yokluk kuyruğu ayrıymış. Halil Abi de bana diyor ki, ‘AKP’li seçmenden de bana oy veren var, biraz yuvarlak geç.’ Ben de diyorum ki, Halil Abi canını sıkma, gözyaşının rengi hep aynıdır. AKP’linin de , CHP’linin de. Hepimizin canı yanıyor, onların da canı yanıyor, sana oy verecekler merak etme. Varlık kuyruğu ayrıymış, yokluk kuyruğu ayrıymış. Nereden çıktı bu ya. Bir tane zenginin domates kuyruğuna girdiğini gördünüz mü? İnsan utanır utanır. İnsanlar soğana muhtaç. Kuyruklar varlık kuyruğu, yokluk kuyruğuymuş. O zaman yalanlar da ikiye ayrılır. Normal yalanlar, kuyruklu yalanlar. Bakın bir palavradır gidiyor.”

“ÜLKEMDE KİMSE EZANA SAYGISIZLIK YAPMAZ”

8 Mart’ta İstanbul’da yaşanan Ezan polemiğini de değerlendiren, ıslıkların barikat kuran polisi protesto etmek amacıyla atıldığını belirterek, göstericilerin ezanı duymadığını ifade eden İnce şöyle konuştu:

“Yatsı namazı ne zaman okunuyor? 8,30 civarında. Orada ezan kaçta okundu. 10.40’ta. Ne ezanı bu? Ben bu ülkenin Türklerine, Kürtlerine, Arnavutlarına, Boşnaklarına, romanlarına, Çerkezlerine, kıvırcıklarına, hepsine kefilim. Alevilerine, Sünnilerine, şafilerine, başı açıklarına, kapalılarına hepsine kefilim. Benim ülkemde kimse ezana saygısızlık yapmaz. Yaparsa da üç beş zibidi çıkar yaparsa da onu da anasından doğduğuna pişman ederiz, merak etmeyin. Çünkü bizim bağımsızlığımızın iki simgesi vardır. Bunlardan biri bayrağımızdır, öbürü de ezanımızdır. Ezan, yalnızca Müslümanlar için namaza bir çağrı değildir. O dar anlamıdır. Ezanın bir de geniş anlamı vardır. O da şudur: Biz müslümanız, bu toprakların sahibiyiz, günde beş vakit özgürce minarelerimizden ezanımızı okuruz. Bu bir iddianın sahibidir ve 82 milyon da bu iddianın arkasındadır. Üç tane oy alacağım diye millete yalan söyleme. Ezanı siyasetin malzemesi yapma.”

“HERKES TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMUŞTUR!”

Türkiye’de merhamet, ahlak, vicdanın bittiğini, her türlü uyuşturucu, tecavüz haberlerinin gazetelerin ikinci sayfalarında yer aldığını belirten İnce, şöyle konuştu:

“Geçen gün Erdoğan diyor ki İstanbul’a suyu ben getirdim. Allah Allah. Bu topraklarda bin yıldır varız biz. Gülüç’ü geçtin mi Ereğli girişinde koca koca çınarlar karşılar seni. Kim dikti onları, Fatih Sultan Mehmet dikti. Beş yüz yıl önce. Halil Posbıyık’ın eseri var burada, geri git Atatürk’ün eseri var, geri git Fatih’in eseri var burada. Herkes taş üstüne bir taş koymuştur. Belediye başkanı, cumhurbaşkanı, başbakan. Sen İstanbul’a suyu ben getirdim diyorsun. Senden önce biz suyu yalaktan mi içiyorduk. Köprüleri ben yaptım diyor, senden önce salla mı geçiyorduk denizi? Benim sayemde evinize buzdolabı girdi diyor. Buzdolabı senle birlikte girdi de daha önce yiyeceklerimizi ağaç kovuğunda mı saklıyorduk. Böyle bir şey olur mu?

Birinci köprüyü Demirel yaptı, ikinci köprüyü Özal yaptı, üçüncü köprüyü bu yaptı. İnşallah önümüzdeki dönemde ben cumhurbaşkanı olunca dördüncüyü de ben yaparım. Köprüleri kim yaptıysa Allah razı olsun. Ama bir şeyi de sorarım. Buradan bir motosiklete binsin bir genç.İstanbul’a gitsin. Birinci köprüden geçerse 3,5 lira öder. İkinci, Özal’ın yaptığı köprüden geçerse 3,5 lira öder. Derse ki Yalova’ya gideyim Muharrem İnce’yi ziyaret edeyim derse, Osmangazi köprüsünden geçerse 72 lira öder. Demirel’inki 3,5 lira, Özal’ınki 3,5 lira, Erdoğan seninki niye 72 lira? Bunu sormayacak mıyız? Meydanlarda 24 Haziran öncesinde ‘Bana bak Muharrem’ diyordu. Ben de ‘E sana baktım Recep ne var’ diyordum. Sonra değiştirdim, ‘Ben sana bakamam, sana devlet zaten bakıyor, ben fakir fukaraya bakacağım” dedim. O meydanlarda polislere, öğretmenlere, uzman çavuşlara, ebelere, din görevlilerine 3600 ek gösterge vereceğim dedim. Seçilseydim 45 gün içinde bunu yapacaktım. Rakibim meydanlara gelip, ‘Bana bak muharrem, ben de o 3600’ü vereceğim’ dedi mi dedi. Bir seçim bitti ikinci seçim geldi, verdi mi, vermedi?”

“ATATÜRK’ÜN PARTİSİNİN FETÖ İLE NE İŞİ OLUR?”

İnce, Recep Tayyip Erdoğan’a hitap ederek polis ve öğretmenlerin ek göstergelerinin verilmesini istedi. EYT’lilerin sorunlarını çözme sözünü kendisinin de, Recep Tayyip Erdoğan’ın da verdiğini hatırlatan İnce, bu sorunun çözülmesi çağrısında bulundu.

İnce şunları söyledi:

“Son zamanlarda konuşulan bir konu daha var. O da şu. Acaba FETÖ ve CHP arasında bir ilişki kurulabilir mi? Anlatayım bakın. Cumhurbaşkanının beş yaveri var. Albay, yarbay. Bunları kim seçiyor, kendisi. Dördü fetöcüymüş. Kendine yaver seçerken bile doğru düzgün adam bulamamışsın. Yaverini FETÖ’cüden seçen, darbeyi eniştesinden öğrenir. Peki bu FETÖ’cü generallerin önünü açan kim? Erdoğan, onları vali yapan, general yapan kim, Erdoğan. Ne istediler de vermedik diyen kim, Erdoğan. Bitsin artık bu hasret diyen kim, Erdoğan. FETÖ ve Erdoğan birlikte Türkiye’ye kumpas kurdular, orduya kumpas kurdular. Ergenekon dediler, balyoz dediler. O zaman kardeştiler. Yani FETÖ, Türkiye’ye ihanet ederken kardeştiler, Erdoğan’a ihanet edince düşman oldular. Olayın özeti budur. Bizim, Atatürk’ün partisinin FETÖ ile ne işi olur?”

“SEÇİMDEN SONRA NE YAPACAKLAR?”

24 Haziran seçimleri öncesinde doların yükseleceğini, kuyrukların olacağını söylediğini hatırlatan İnce şunları kaydetti:

“Şimdi yine 31 Mart seçimleri öncesinde yine şunu söylüyorum. Şairin dediği gibi. Hasan dağı arpalıktır eğer saban yürürse, her derede bir değirmen, eğer suyu gelirse, her köylüden bir tavuk eğer köylü verirse, güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse. Bu seçimin bir cümlelik özeti şu olur. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, nasıl oy vereceksin seni soyana. Peki bu dönemin ekonomi politikasını anlatayım mı? Ekonomi politikası şu. Erdoğan’ın 29 uçağı var. Doymuyor. Seçimde onu ziyarete gidince dedim ki, ‘Emekli cumhurbaşkanı olacaksın, canın sıkıldığında uçak lazım olursa veririm bir tane’. Katarlılar aldı en son 500 milyon dolara. Ama sonra ne oldu, tank palet fabrikasını katarlılara verdi. Katarlılar elli milyon yatırım yapacakmış. Yahu uçak beşyüz milyon. İnsan silah fabrikasını yabancılar verir mi? Katarlılar Güney Kıbrıslılarla Akdeniz’de gaz arıyor, petrol arıyor. Ekonominin özetini yapayım mı size. Domates devletleştirildi, tank fabrikası özelleştirildi. Seçimden sonra başımıza şu gelecek. Tekel, Petkim, Tüpraş, Limanlar, Hastaneler, Yollar, Köprüleri sattılar. Son bir şey kaldı, Ziraat Bankası, halk bankası, PTT, Botaş, Çaykur, BorsaİStanbul, THY kaldı falan. Bunları bir paketin içine koyuyorlar. Buna varlık fonu diyorlar. Seçimden sonra bunu satacaklar. Bunlar batan geminin malları. Son parça. Kelepir. Ucuz. İşte onun için 31 Mart’ta hep birlikte sandık başına gidelim. Sandık parası var mı, yok. Mürekkep Parası, Mühür Parası, Zarf Parası var mı, yok. Zarf devletten, mühür devletten, mürekkep devletten, pusula devletten, bas Halil Posbıyık’a oyunu kurtul bu illetten.”

İnce, seçim ofisinin bulunduğu noktaya açılan sokakları dolduran vatandaşlara “Bunu yapacak mıyız” diye sorunca vatandaşlar “Evet” diye bağırdı. İnce bunun üzerine, “Halil Abi hayırlı uğurlu olsun, Nisan’dan sonra çayını içmeye gelirim” dedi.

İnce partililere siyasette doğru bildiğini yapan insanların arkasından ayrılmamalarını söyleyerek, “Onlar memlekete hayırlı insanlardır” dedi.

İnce, daha sonra Belediye başkan Adayı Halil Posbıyık ve parti yöneticileri ile alkışlar arasında seçim bürosundan ayrıldı.

 

Yorum Ekle