SON DAKİKA

Müftüoğlu: “Siyasetçilerin çok hoşlanmadığı bir taraftayım”

Bir dönem CHP PM üyeliğine seçilen ve siyasetin yerelden başladığını savunan Ereğli Belediye Başkan aday adayı Buket Müftüoğlu, S Rota Haber'in röportaj konuğu oldu. 09 Kasım, 2018 07:59 Güncelleme: 09 Kasım, 2018 07:59 Müftüoğlu: “Siyasetçilerin çok hoşlanmadığı bir taraftayım”

Bir dönem CHP PM üyeliğine seçilen ve siyasetin yerelden başladığını savunan

Ereğli Belediye Başkan aday adayı Buket Müftüoğlu, S.Rota Haber'in röportaj konuğu oldu. 

"Siyasette tevazu bir noktadan sonra insanın önünü kesen bir hal alıyor" 

Müftüoğlu, Atatürk'ün, “Benim iki tane eserim ve iki mirasım var. Bunlardan bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti diğeri CHP” ifadesinin sorumluluk bilinciyle taşın altına elini soktuğunu söylüyor. 

CHP İlçe örgütününde ki çekişmelerin kişisel menfaatlerden kaynaklandığını iddia etti. 

Müftüoğlu, İlçenin varoş  ve kapitalist düzene teslim olduğunu söylerken, geçmişin yerel siyasetçilerini de eleştirdi. 

Haber-Röportaj: Seyhan DİKAY 

İdealist ve genç bir siyasetçi olarak CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal döneminde PM'ye seçilerek dikkati çeken ve Ereğli'de Milletveklili aday adaylığının ardından 31 Mart'da yapılacak yerel seçimlerde CHP'den Belediye Başkan adaylığını açıklayan Buket Müftüoğlu, S. Rota Haber'in röportaj konuğu oldu. 

"Siyasette tevazu bir noktadan sonra insanın önünü kesen bir hal alıyor" şeklindeki sözleriyle özellikle yerel siyasetçilere sitemde bulunan Buket Müftüoğlu, Ereğli'de önceki dönemlerin yerel siyasetçilerin hatalarını söylemekten de çekinmedi. Atatürk'ün,, “Benim iki tane eserim ve iki mirasım var. Bunlardan bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti diğeri CHP” ifadesinin sorumluluk bilinciyle taşın altına elini soktuğunu söyleyerek  gençlerin parti siyasetinde sorumluluk almalarını ve  değişim için ufuk açmaları gerektiği inancıyla Belediye Başkan aday adayı olduğunu söylerken vizyon ve misyon ve aday olması halinde gerçekleştireceği projeler hakkında da  hedef gösterdi. Müftüoğlu'nn sorularımıza verdiği yanıtı okurlarımızla paylaşıyoruz. 

“BELEDİYE BAŞKANLIĞINA KENDİMİ HAZIR HİSSEDİYORUM” 

Sayın Müftüoğlu, CHP’den Belediye Başkan aday adayısınız. Buna yolaçan gerekçeniz nelerdir ? 

Siyasetin yerelden şekillendiğini savunan siyasetçilerden biriyim. Yerelde başarılı olan siyasetçi genelde ülkeyi yönetmeye halk tarafından görevlendirilir. Ancak benim geçmiş dönem genel Başkanımız sayın Deniz Baykal’ın Milletvekilliği adaylığım süresince Genel Merkezin benimle ilgili yaptığı araştırmalar ve görüşleri sonucunda çok genç yaşta parti meclisine seçildim. Bunu artık söylemekten çekinmeyeceğim. Çünkü; siyasette tevazu bir noktadan sonra insanın hakikaten yolunu kesen bir hal alıyor. Rekor oyla kazandım. Başarılı bir parti meclis üyeliği yaşadık. O süreçte varolan başarıdan sebep sayın Genel Başkanım beni ülke siyasetinde görmek istedi. Daha çok CHP’nin iletişim dili, topluma vermek ve yansıtmak istediği mesajın doğruluğu, netliği konusunda halkla ilişkiler sorumlu Genel Başkan yardımcılığına süreç beni hazırladı. Yerel siyasetin çok önemli olduğunu bilmeme rağmen daha makro bir görev aldığım için açıkçası bu söylemimim arkasında ki pratik uygulamamı ve duruşumu göstermeye fırsatım olmamıştı. Ancak tarihsel süreçte CHP’nin geldiği evrildiği süreçte ben kendimi Kdz. Ereğli Belediye Başkanlığına daha uygun ve daha hazır hissediyorum. 

“DIŞARIDAN ELEŞTİRMEKLE OLMAZ” 

Aday adaylığınızı açıkladığınızda pek çok kesime net  mesajlar verdiniz. Vizyon ve misyonunuzu açar mısınız? 

Siyasete girdiğim ilk günden bugüne halka vermek istediğim mesaj “Kollektif başarı bilinci olan, gerçekten bütünün hayrına, ülke değerlerine, vatan toprağına faydalı olmak isteyen özellikle kadın ve gençlerin bu ülkenin geleceğine siyasetle güzelleştirebileceğiydi.” Hayatımda zaman zaman seçtiğim zor ve meşaketli yollara gösterdiğim direnç ve mücadele azmiyle bir model olmak istedim. Daha net şu şekilde ifade edeyim; Bir insan doğal, gerçekten içten ve samimi, insanların ortak mutluluğundan, bütünün hayrından mutlu oluyor ise, kendi emelleri, siyasi ikbali ya da kendi menfaatini düşünmeden toplumun huzur, refahı ve bütünlüğü adına hareket edebiliyorsa, bu insanlarında siyasetçi olabileceği dediğiniz zaman, halkın içinden bu tarz insanların çıkabileceğine en büyük örnek olarak Mustafa Kemal Atatürk olduğunu göstermek gibi, aslında zor bir misyon. Yıllarca CHP’nintoplum tarafından eleştirilen bir çok görüş ya da  duruşunda söz hakkım oldu. Ama her defasında aklıma gelen şu gerçek vardı ki! Mustafa Kemal Atatürk’ün çok sevdiğim sözü “Benim iki tane eserim ve iki mirasım var. Bunlardan bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” Bu esere sahip çıkmamızı Türk gençliği olarak, ilelebet başarısında mücadele etmemizi istedi. “Dışarıdan eleştirmekle olmaz. İçeride mücadele etmeliyiz” dedim. Ve taşın altına elimi böylelikle soktum. 

BENİM GÖNLÜM İLK BEŞ YILDA BIRAKMAK 

Belediye Başkanlığını AK Parti’nin kazanmasında CHP’nin kasaba politikası ve iç çekişmelerin etkisi var mıydı ? 

İnsanlar kendi menfaatleri uğruna kelimelerin ve kavramların, anlamlarını ve içeriklerini manipüle ediyorlar. Bu şehirde CHP’nin manipüle edilmesi en güzel örnek. Küçük şehirlerde yerel yönetimlerde insanlar oy alırlar. Taşıdıkları ahlak bilinciyle, halka verdikleri umutla, yıpranmışlıkların ardından gelen yenilikler halkta çok ciddi etki yapar. 1994 yılından çok radikal bir açıklama yapayım. Belki solda siyaset yapan CHP’liler ya da eski SHP’liler buna karşı gelecekler. Rahmetli Ruhi Cöbekoğlu başarılı bir belediye Başkanı duayen ve efsane bir siyasetçiydi. Ben 1994'de, belediye seçimlerine girerken 69 yaşında 4.dönemine girmesi taraftarı asla değildim. 1994 yılında üniversiteden mezun olmuş ve halen Genel Müdür  yömettiğim  Promar'ı kurmuştum. O tarihte CHP Özer Eroğlu, SHP Ruhi Cöbekoğlu ileseçime girmişti. O seçimi SHP olarak 700 oyla kaybettik.  Yanılmıyorsam CHP’den Bin 700 oyda Özer Eroğlu aldı. Halil Posbıyık ise ANAP’tan “Önce aile” diyerek 700 oy farkla aldı. Bana göre SHP ve CHP’nin bu tarihte birleşmesi ve genç bir adayla çıkmasıydı. Bu Özer Eroğlu olabilirdi. Şayet o tarihte insanlar şehrin menfaati hakları için, istikbali için bir araya gelebilselerdi, soldan uyanan ve emeğin başkenti olarak Kemal Anadol’ların, Önay Alpago'ların efsane milletvekillerinin çıktığı bu şehirde bütün soldan bakanlar, emeğin yanında olanlar o tarihte birleşmeli, tek adayla çıkmalıydı. O tarihte Halil Posbıyık’ın seçm kazanmasının tek sebebi Ruhi Cöbekoğlu’nun yıpranmış, yorulmuş ve bir nebzede yaşlanmış olması. Ereğli’den halkına çok net bir mesaj vermek istiyorum. Hedefim bir dönem yapıp arkadan çok sağlam genç bir kadro yetiştirmek ve o genç kadronun beni aratmadan ikinci dönemi tamamlaması. Şayet bütün koşullar oluşur halen benim ikinci yıl devam etmesi şehrin menfaatine olacak ise… Ama benim gönlüm ilk beş yılda bırakmak. 

EREĞLİ’NİN BAYRAĞINI TEK BAŞIMA TAŞIYARAK SİYASET YAPTIM 

CHP Ereğli’de etkili muhalefet yapabildi mi ? geçmişin kısır kavgaları, egotik bireysel siyaset anlayışından değişim ve siyasetin işbirliği  kültürünün neresindesiniz ? 

Kaybeden tarafındayım. Sürekli doğruları söyleyen, insanların yaptığı delege pazarlıkların dışında kalan, siyasetçilerin çok hoşlanmadığı bir taraftayım. Ben Ankara’da, Zonguldak’ın bile değil, Kdz. Ereğli Parti Meclis üyesi gibi çalıştım. Ankara’da, Kdz.Ereğli’nin bayrağını tek başına taşıyarak siyaset yaptım.2009 yılında Sayın Genel Başkan Deniz Baykal beni Ankara’ya davet etmiş ve "Ereğli Belediyesini nasıl alırız?" diye sorduğunda, "Halil Posbıyık 1994 senesinde CHP’nin adayı Özer Eroğlu’nun arada ikinci bir sol parti olarak çıkması sebebiyle sadece 700 oyla belediyeyi kazanmış bir Anavatanlı. Hayata bakışı asla soldan değil. Hiçbir zaman partinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün, emeğin, ideolojin temsili değil. Biz bu inançla bu popülist yaklaşım ve sadece belediyeyi kazanma arzusuyla, devşirme adaylarla sorun yaşarız "demiştim.Ve bugün  Bayram Gürkan, Muhammed Arslan ve hatta  erkek kardeşim Batu Müftüoğlu, Halil Posbıyık’ın CHP’ye kabul edilmesi konusunda kişisel bağlılığım ve zaafımdan dolayı bana baskı uygulamış kişiler bugün hayattalar. "Genel Başkan sizsiniz. Bana kalsa bu transferi yapmam. Belediyeyi kaybederim ama özüme dönerim. Bir dönem bekler, tertemiz örgüt yapısı oluştururum.Ama Belediyeyi şimdi alalım diyorsanız Sayın Halil Posbıyık’la alabiliriz” demiştim.. Halil Posbıyık’tan bu transferi yaptıktan sonra hiçbir menfaatim olmadı. 

“EREĞLİ LİMANINI RUSYA’YA AÇALIM” 

Aday olursanız  Ereğli’nin geleceğini  nasıl planlıyor ve hedefliyorsunuz.? 

Belediye Başkan adayı gösterilirsem seçilirim. Belediye başkanı olduğumda bütün Türkiye çapında gençlerin katıldığı yarışmalarla belirlenecek Ereğli’ye dair her bir imara dair imzası. Birilerinin hayalinde o aşık olduğum Köseağzı'nı, Dubaililere, Araplara açıp oralarda imar çıkarma düşüncelerini var. Onları unutsunlar. Öyle şeyler olmayacak. En azından bu şehirde olamayacak.30'lu yaşlarımdan beri hayatımın büyük bir bölümünü siyasete adadım. 3.5 yaşındaki kızımı seçim gezilerinde köylerde iki sandalyeyi birleştirip uyutarak büyüttüm. Ereğli ile ilgili Dubaililerin, Arapların yatırım yapacağı, 18 uygulamasıyla doğanın katledileceği ve Ereğli’ye sadece inşaaat trolünden para sokulacağı hayalini unutsunlar. Ereğli limanını Rusya’ya açalım. Kırım-Ereğli arasında serbest bölge ilan edelim. Yeni bir sanayi kuralım. Gemi sanayiyi güçlendirelim. 

İlk defa sizin röportajınızda bir konuya daha değineyim; Eski milli kürekçiyim. Türkiye derecem var. Yelkenciyim 12 sene yelken yaptım. Şu anda mastır küreklerde Türkiye'de yelken ve kürek sporu pahalı sporlar. Türkiye’de yelken sporu ya da kürek sporunu yapabileceğimiz doğal liman Ereğli’de. Bozhane’de kürek çekerek büyüdüm ben. Bugün bozhanede kürek çekilemiyor ise, yelken sporu, sörf yeteri kadar gençlerle aktif yapılamıyor ise bunun tek sebebi var. Türkiye’de amatör sporu destekleyen hiçbir KİT, kurum, özel teşebbüs kalmadığı için.

Başka bir gerçek tersaneler boş, orada ciddi bir hüsran yaşadık. Milli olimpiyat komitesi Başkan Yardımcı Gürsel Şen’e," Neden bu spor yeteri kadar gelişemiyor. Tekneler çok pahalı, peki tekneleri neden Türkiye’de üretmiyoruz? Ve bir araştırdım ki! Milli Olimpiyat Komitesi'nde Kürek Federasyonu'nun  başındaki aile aynı zamanda tekneleri İtalya’dan ithal edilen markasının Türkiye distribirotörü. Yani kartel sadece siyasette, ticarette değil, kartel Milli olimpiyat Komitesinden amatör sporlara kadar her yerde. Bunları kırabilen insanlar tarihe kahramanlar olarak geçiyorlar. Yani sürünün peşinden gitmeyenler, aykırı hareket edenler.

Seçilirsem amatör sporlarda özellikle su sporları Kdz. Ereğli Belediyesinin olacak. Bu şehir çok şey kattı bize. Ama bizim yaşadığımız dönemde tamamen bir sosyal devlet anlayışı içerisinde ki Kdz.Ereğli bugün varoş ve kapitalist düzene teslim olmuş. İnsanların kestirmeden birbirlerini mutlu etmeye çalıştığı uzun vadede hiç kimsenin gençlerin düşünmediği, uyuşturucunun  ve sigara kullanımının yayıldığı, sadece kafelerin iş yaptığı bir şehir var.

Kenti bugüne kadar yönetenler, bir daha bir daha seçilmek isteyenler, hiçbir gelecek planması yapılmamış. Bugüne kadar Belediyenin yaptığı uluslararası ya da ulusiçi bir tane doğru düzgün yarışma var mı? Çünkü yarışmalarda rant yok. Yarışmalarda genç umut vadeden mucize öğrencilerin, Türkiye’nin ve dünyanın en iyi mimarlarının jüri yöntemiyle içine şaibe, para bulaşmadan, değerlendirdiği kriterler var. 

“KORKMAYIN, GÜZEL ŞEYLER OLACAK” 

Son olarak okuyucularımıza ne söylemek isterseniz.?

Cumhuriyet’in 100. Yılında siyaset sahnesinde Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun vatan sevgisini, onun çıkarsız cesaretini, azmini, mücadele ruhunu temsil edebileceğim bir erkte olmak istiyorum. Yüce rabbime çıkarttığım niyet bu. Arkama ne kadar düzgün temiz düşünceli insan varsa alayım. O insanların korktuğu hangi parti olursa olsun, kendini Atatürk ile temize çeken bir sürü adamdan nefret ediyorum. Kendini CHP rozetinin arkasına saklayan bir sürü yalancıdan nefret ediyorum. Dini hassasiyeti yüksek olan, doğru düzgün islamiyeti ve Müslümanlığı yaşayan Türk milletinin soldan korkutulmuş olmasından nefret ediyorum. Ben liyakate, şeffaflığa, kendine güvenen ruhunu satmamış gençlere değer veriyorum. Ve onlarla yol yürümek istiyorum.

Korkmayın. İstiklal Marşı “Korkma” diye başlar. Korkmayın. Güzel şeyler olacak.

 

Yorum Ekle