Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesesinin yeraltında tamir-tarama işlerinin taşeron firmalara ihale edilmek istenmesine maden işçileri tepki gösterdi.
22 Ocak 2014 tarihinde TTK Armutçuk Müessesesi önünde toplanan 500ü aşkın maden işçisi sloganlar atarak Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Armutçuk Şubesine kadar yürüdü.
Yürüyüş boyunca, Susma, haykır, taşerona hayır, Maden işçisi demokrasi bekçisi, Madenci, sendika omuz omuza, Taşeron istemiyoruz sloganları attı.
Yürüyüşe, GMİS Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ, Genel Sekreteri Behzat Cinkılıç, GMİS Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu ve Şube yöneticileri de katıldı.
MUTLU; TTKDA TAŞERON ÇALIŞTIRILMASINA KARŞIYIZ
GMİS Armutçuk Şubesi önünde maden işçilerine hitap eden Armutçuk Şube Başkanı İsa Mutlu, Burada toplanmamızın sebebi Armutçuk Müessesesinde tamir ve tarama işlerinin taşerona verilmesi için 17 Şubatta yapılacak ihaleye tepki göstermektir. Taşerona hayır demek için buradayız. TTKda taşeron çalıştırılmasına karşıyız. Ocaklarımıza taşeron sokmamak için eylemlerimiz artarak devam edecektir. Kurum yöneticilerini, ocaklara taşeron sokmak için değil işçi açıklarının giderilmesi için mücadele etmeye çağırıyoruz.
Son dönemlerinde en onurlu direnişi gösteren Yatağan maden işçilerine buradan selam olsun. Yüreğimiz onlarla beraber dedi.
ULUDAĞ; TAŞERON DEMEK; KAN, GÖZYAŞI, ÖLÜM DEMEKTİR
GMİS Genel Başkan Yardımcısı Satılmış Uludağ, Taşeron uygulamasına yönelik tüm uyarılarımıza rağmen 17 Mayıs 2010da Karadonda 30 arkadaşımızı, 7 Ocak 2013de Kozluda 8 arkadaşımızı taşeron şirketlerin çalıştığı sahalarda kaybettik. Ve göz göre göre gelen bu kazaları, iş cinayeti olarak tanımladık. Bugün hala bu uygulamayı sürdürmeye kalkmak anlaşılabilir bir durum değildir. İşçi açıklarının giderilememesi nedeniyle kurum yetkilileri taşerona iş vermek için yeni ihalelere hazırlanıyor.
İşçi açıklarını gidermeyerek yanlış yapan bakanlık, bu kez başka bir yanlışa yöneliyor.
Taşeron demek, kan, gözyaşı, ölüm demektir dedi.
3 BİN 200 İŞÇİ AÇIĞI VAR, İŞÇİ AÇIKLARI GİDERİLMELİ.
Uludağ şöyle konuştu; Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK), 2013 yılında tarihinin en düşük üretimini gerçekleştirdi. Çünkü tarihinin en düşük işçi sayısıyla çalışmaktadır.
TTK Genel Müdürlüğü yaklaşık 2 yıldır işçi açıklarının giderilmesini istiyor.
Son olarak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından 3 bin 200 işçi talebinde bulundu.
Yeni arkadaşların 2 bininin üretimde, 1.200ünün yan sanatlarda çalıştırılması planlanıyor.
Ancak, Bakanlıkça henüz bu talebe yanıt verilmedi.
Kurum Yöneticileri; zararın geri çekilebilmesi ve TTKnın Türkiye ekonomisine katkı verebilmesi için işçi açıklarının giderilmesini istiyor.
Biz, Genel Maden işçileri Sendikası olarak 2 yıldır her fırsatta bu talebi dile getiriyoruz.
Başta iktidar partisi milletvekilleri olmak üzere ilgili bakanlıkları bilgilendiriyoruz.
Dosyalar sunuyoruz.
Başlangıçta yaklaşık 2 bin kişi olan işçi talebi, emekliliklerin devam etmesiyle son olarak 3.200 e yükseldi.
Ne yazık ki, bugüne kadar siyasi irade işçi alınması yönünde bir karar vermedi.
TTKnın bu işçi sayısı ve devam eden emekliliklerle; bırakınız üretimi artırmayı, ocakları açık tutabilmesi ve iş güvenliği önlemlerini alabilmesi bile zorlaştı.
Siz büyük fedakârlıklar yaparak yeri geldiğinde 2-3 kişinin yapması gereken işi tek başınıza yaparak bu kurumu ayakta tutuyorsunuz.
TAŞERON UYGULAMASININ FACİALARA YOL AÇTIĞINI YAŞAYARAK ÖĞRENDİK
İşçi açıklarının giderilememesi nedeniyle kurum yetkilileri taşerona iş vermek için yeni ihalelere hazırlanıyor.
İşçi açıklarını gidermeyerek yanlış yapan bakanlık, bu kez başka bir yanlışa yöneliyor.
Taşeron demek, kan, gözyaşı, ölüm demektir.
Yeraltı madenciliğinde taşeron uygulamasının facialara yol açtığını yaşayarak öğrendik.
Daha 2004 yılında, taşeron uygulanasından ilk söz edildiğinde, bunun yeraltında büyük facialara yol açabileceğini söylemiştik.
O zaman bizi dinlemediler.
Direniş yaptık, karşımıza devlet gücünü çıkardılar.
Sonra 17 Mayıs 2010 da Karadonda 30 arkadaşımızı, 7 Ocak 2013de Kozluda 8 arkadaşımızı taşeron şirketlerin çalıştığı sahalarda kaybettik.
Ve göz göre göre gelen bu kazaları, iş cinayeti olarak tanımladık.
Bugün hala bu uygulamayı sürdürmeye kalkmak anlaşılabilir bir durum değildir.
Defalarca söyledik.
Yeraltında çalışma bir bütünlük arz eder.
Bir hata herkesin hayatını riske sokar.
Nitekim söz konusu 2 facianın daha büyük ölümlere yol açma riski vardı.
Taşeron şirketlerin kar etme mantığıyla, eğitimsiz, denetimsiz işçi çalıştırdığını ve Türkiyede iş kazalarının son yıllarda hızla arttığını hepimiz biliyoruz.
Türkiye iş kazalarında, Avrupada birinci, dünyada üçüncü sıraya yükseldi.
TAŞERON UYGULAMASINA ŞİDDETLE KARŞI ÇIKIYORUZ
Armutçukta taşeron uygulamasına gitmek çok büyük bir risktir ve yanlıştır.
Armutçukta çalışma şartları çok daha zordur ve bilgi, tecrübe, dayanışma, yardımlaşma ister.
Taşeron şirketler de bu ciddiyet olmadığı için Türkiye de kazalar aldı başını gitti.
Biz Armutçukta taşeron uygulamasına şiddetle karşı çıkıyoruz.
Bu düşünceden derhal vazgeçilmeli ve Kurum bu işleri kendisi yapmalıdır.
İşçi açıkları en kısa sürede giderilmelidir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıkları, Siyasi iktidarı ve bölgemizdeki temsilcilerini, iktidar partisi milletvekillerini ve tüm siyasetçilerimizi buradan uyarıyoruz.
Bu günden itibaren yaşanacak olumsuzlukların sorumlusu siz olacaksınız.
Gösterdiğiniz hassasiyet için hepinize bir kez daha teşekkür ediyorum.
İşten çıkan arkadaşlarımıza iyi istirahatler, işe girecek arkadaşlarımıza hayırlı işler diliyorum.
Sağlıcakla kalın, Allaha emanet olun.