SON DAKİKA

Kalkavan: "Eskiye dönüş beklemeyin"

Kalkavan: "Eskiye dönüş beklemeyin" 07 Ekim, 2017 13:17 Güncelleme: 07 Ekim, 2017 13:17 Kalkavan: "Eskiye dönüş beklemeyin"

İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, “Dünya çok değişik bir yere gidiyor. Kurallar değiştiği için biraz canımız yanıyor ama bu oyunun adı ‘zamana kim ayak uyduracak’.  Yeni kurallara kim ayak uyduracak? Eskiye dönüşü beklemeyin” dedi. 

Kalkavan, beraberinde aynı zamanda TOBB Başkan Yardımcısı olan Halim Mete’nin de bulunduğu DTO yönetim kurulu ve meclis üyelerinden oluşan bir heyetle, Nisan ayında yapılacak DTO Başkanlık seçimleri kapsamında Karadeniz Ereğli’ye geldi. Kalkavan ve DTO heyeti Büyük Anadolu Otel’de, Karadeniz Ereğli Deniz Ticaret Odası’nca düzenlenen kahvaltıya katıldı. Ardından gerçekleştirilen toplantıya katılan Kalkavan, bölge acente ve denizcilikle ilgili kuruluş temsilcilerinin sorularını yanıtladı. 

Karadeniz Ereğli Deniz Ticaret Odası Başkanı İrfan Erdem, açış konuşmasında  toplantının gündeminin Deniz Ticaret Odası seçimlerinde aday olan mevcut başkan Metin Kalkavan ve yönetim kurulu üyeleri ile buluşmak ve soruların yanıtlanması olduğunu belirtti.

Erdem şunları söyledi:

Seçimler güzel şeylerdir. Dört senede, beş senede bir olur, beğenmediklerinizi değiştirirsiniz, beğendiklerinizi seçersiniz, yanılabilirsiniz, haklı olabilirsiniz ama demokrasi denilen olayda seçimler en önemli faktörlerden biridir. Ülkemiz ve camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.

Deniz Ticaret Odası’na Metin Kalkavan ne vermiştir? 2002’den bu yana on beş yıl geçmiş, onaltıncı yılına giriyoruz. Metin Kalkavan’ın başkanlığı döneminde Türk denizciliği ÖTV’siz yakıt kazanmıştır.  Çok zor uğraşlarla. 49 yıllık tersane kiralarına 5084’ün uygulanabilmesini mümkün kılmıştır.  Ulaştırma bakanlığına denizcilik kelimesi ilave edilmiştir. Bugüne dek böyle bir şey olmamıştı. En sonunda Metin Kalkavan’ın en önemli hizmetlerinden biri Piri Reis Üniversitesidir. Üç bin sekizyüz öğrenci var Piri Reis üniversitesinde.  Ereğli’de üç bin altı yüz öğrenci var. İçinde fakülte yaptığımız denizcilik fakültemiz var, gemi inşa fakültemiz var, Alaplı Meslek Yüksekokulumuz var.  Piri Reis Üniversitesi sıfırdan yapıldı.  Üç bin sekizyüz gencimiz denizci oluyor. Bu üniversite için tam on yıl uğraşıldı. YÖK’ten müsaade alamadık. Hükümetten müsaade almak on yılımızı aldı. Bugün dünyada yeni kurulan üniversiteler arasında Piri Reis Üniversitesi beşinci sırada.

 Batı karadeniz bölgesi, Kefken, Karasu, Akçakoca, Ereğli, Zonguldak, Bartın, Karabük,  Çatalaağzı olmak üzere sekiz kaza, 4 vilayetten geçer. Bizim de 110 tane üyemiz var. Üyemizin az olmasının nedeni, Marmaris, Bodrum, Fethiye’deki gibi yat turizmi yapmıyoruz. Bizim işimiz büyük gemilerle.  Türkiye ve Karadeniz’in en büyük limanlarına sahibiz. Erdemir Limanı’nın 21 Milyon kapasitesi var. 2016 yılında 10,5 milyon ton kullanılmış.1 Nisan’dan itibaren Ereğli Demir Çelik Fabrikaları, liman işletmelerini kendi bünyesinde toplamak istedi. Ayrı bir şirket kurarak liman idaresinde çalışanları bu şirkete bıraktılar. Limanları kendileri çalıştırmaya başladılar. Bunda ne sıkıntı var, istediğini yapar, borsada işlem gören şirket diyebilirsiniz. Ama öyle değil. Cumhuriyetin kurulduğu tarihten beri burada acentelik yapan arkadaşlarımız var. Bunların çoluk çocukları var. Geçimleri de acentelikten. Yanlarında da bir iki personel çalışıyor. Erdemir şunu da yaptı. İzmit’te bir acente tayin etti, Ereğli’de sen görev yapacaksın dedi. Tamam sen uhdende yapmak istiyorsan yap ama İzmit’ten bir acente grubu getirdi. Erdemir buraya bir acente çağırıp, buradaki acentaları silebiliyorsa, bunun altında başka bir şey aramak gerekir. Kendileriyle görüştük, uzun uzun konuştuk. Dedi ki sizin acentelerinizin bazılarının yeterliliği yok. Verelim dedik. Ama sen buradaki acentelikleri iki kişiyle değil, dokuz kişiyle yap. Bunun üzerine odamızda yazı yazdırdık Ulaştırma Bakanlığı BDDK’ya. Rekabet Kuruluna. Bunun düzeltilmesini istedik. Şu ana kadar bir gelişme yok. Bizim acentelerimiz çok muzdarip. Bizim acentelerimiz iki üç gemi yapıyor ayda. Bazıları bir gemi yapıyor. Bunların üstüne acente getirilmesini çözmüş değiliz. Bu acente işleri İzmit’ten görüyor, topladığı parayı İzmit’ten yatırıyor, mali işleri İstanbul’a geçiyor. Bu paraları buradan yatırmasını istedik, hayır dedi, ben İzmit’ten yatıracağım dedi.  Acentelerle Erdemir arasındaki sorun bizi çok rahatsız etmektedir.Bunun dışında Batı Karadeniz Bölgesi’nin bir sorunu yok. Denizcilik sektöründeki acentelerimizle gurur duyabilirsiniz. 2002 yılından bu yana ne insan kaçakçılığı, ne mazot kaçakçılığı, odamıza kara bir leke getirebilecek bir olayın içinde hiç olmamışlardır”

KALKAVAN: “BİZ KATKI VERİRİZ AMA ASIL BAŞARI İKTİDARINDIR”

İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, seçimlerin en güzel yanının sahaya inmek olduğunu, bu sayede sahada yaşanan problemleri dinleme imkanı bulduklarını belirterek şunları söyledi:

“Ülkede gerçekte işleri yapanlar, karar alıcılar, bizim de idaremiz. Hükümetimiz, Cumhurbaşkanımız, başbakanlarımız. Bizler vesile oluyoruz. Bizim en büyük başarımız ikna etme kabiliyetimiz, bilimsel, içi dolu, güven verici, doğru söyleyen ününüz oluyorsa karşı tarafta etkiniz oluyor. On beş senede beş yüze yakın kanun tüzüğün içinde varız. İçinde olmadığımız bir iki tane ya vardır ya yoktur.  Çoğunda sektörün uluslararası uyum sürecinde olduğu gibi dönüşler veririz. Bir kısmı tutulur, bir kısmı tutulmaz. Bunda bizim de katkımız vardır ama esas başarı idarenin, iktidarlarındır.

Birçok başarımız olmuştur. Bu bölgeyi ilgilendiren birçok konumuz oldu. Eskiden baktığımızda olay biraz daha farklıydı, bizi ilgilendirmez diyorduk. Fakat çok entegre bir denizciliğimiz var. Beni ilgilendirmez dediğiniz olay birçok şeyi tetikliyor. İnsanın eğitimlendirilmesinden, sertifikalandırılmasından tutun da balıkçılığına, gemi inşaya, armatörlüğe, yan sanayiye kadar bir çok şey iç içe girmiş durumda.  Esas hizmet gemiye veriliyor. Gemiye verilen hizmetler, limanlar, yan sanayiler, tersaneler, bütün gemiye verilen hizmetlerde ticaretin önünde, ihracat, ithalatın önünde ve ağırlıklı taşımacılığımızın yüzde 87’si tonaj olarak deniz yoluyla olan bir ülke olarak deniz kapılarımız çok önemli.

Bulunduğumuz yer de bu açıdan çok önemli.  Ereğli bu açıdan çok önemli.Erdemir’in Türklerde kalmasında en önemli etkenlerden biri biziz. OYAK’a kalsa burayı alamazdı. Biz o eliminasyonda bir milli takım kurmuştuk. Son ikide kaldıktan sonra, son üçte bir rus ekibiyle bizler vardık. Son ikide amacımız Türkiye’de kalmasıydı. Onu da başardık. Birçok anlatacak şey var. Burad size konferans verip gitmeyi düşünen biri değilim. Aileden, anne ve babadan denizci bir ailenin üçüncü kuşağıyım. Karadenizliyim ama doğu tarafındanız. Sonuçta hayatım boyunca denizden başka iş yapmadım. Boğaziçi işletme mezunuyum. Uluslararası mastırım var. Sadece denizle uğraşmıyorum, birçok konuyla uğraşıyoruz. Başta eğitim ve çevre olmak üzere ülkemizin birçok sosyal sorunuyla da ilgileniyoruz.  

“DÜNYAYI RİSK ALANLAR YÖNETİYOR”

Karadeniz Ereğli’ye çok iyi bir ekiple geldiğini belirten Kalkavan “ Belli zamanlarda belli işleri kişiler yaptı deniyor. Vizyonunuz, fikriniz olabilir. Dünyada her gün milyonlarca fikir dolaşıyor. Önemli olan hangisini yapıp uygulayabildiğiniz.  Yoksa dünyayı sadece hocalar yönetirdi, böyle bir şey yok. İşadamları, yatırımcılar, bir kısım deliler, manyaklar, cesaret sahibi olanlar, uygulayıcılar, risk alanlar dünyayı yönetiyor genellikle” dedi.

“ESKİYE DÖNÜŞÜ BEKLEMEYİN

Bazı insanların eleştiri istemediğini ama kendisinin pozitif eleştiriye geliştirici bir unsur olarak baktığını ifade eden Kalkavan, “Kendi işinizle, bölge, ülke, dünyayla alakalı her şeyi sorabilirsiniz. Dünya çok değişik bir yere gidiyor. Kurallar değiştiği için biraz canımız yanıyor ama bu oyunun adı ‘zamana kim ayak uyduracak’.  Yeni kurallara kim ayak uyduracak? Eskiye dönüşü beklemeyin. Acentelik konusunda yorumumu yapacağım ama oyunun kuralları değişmeye başladı” diye konuştu. 

Kalkavan, İrfan Erdem’in dile getirdiği, Erdemir ve yerel acenteler arasında yaşanan sorunlarla ilgili olarak da şunları söyledi:
“Yapılan hadisede bir hukuksuzluk yok, usulsüzlük  yok. Burada dokuz acentemiz var. Bunlardan sadece biri pay alıyor. Benim tavsiyem, dönüşümlü olarak herkese pay verdirebilecek bir sistemin kurulması. Buna sosyal sorumluluk olarak bakmamız lazım. Dünyada karlar minimize oluyor. Erdemir kendisinden çok daha küçük demir çelik fabrikalarının bulunduğu yerlerde çok daha önce başlayan akıma çok sonra başladı. Sinekten yağ çıkarır gibi her işten tasarruf ediyor. OYAK’a geçti diye acentelik rakamları yükseldi diye düşünmeyin. Navlun, önce masrafların, sonra zamanın katılımıyla ortaya çıkan bir birim. Bu navlunu da kendileri ödüyor.  Rekabeti hizmette önde tutabilir. Kaliteli hizmet alamadığı acenteyle iş yapmayabilir. Ana acente OYAK kuruluşudur. Alt acenteler sistemine geçilmiştir. Bu sistemde de ücreti kendisi belirleyip kendisi satın alabilir.  Önereceğimiz model bu. Dokuz acente içinde paylaştırılabilmesi olacak. Bunun dışında borsaya açık bir kuruluş olan OYAK’ın başka türlü bir yaptırım gücü olamaz. Bu benim şahsi fikrimdir. Yazdık çizdik gönderdik ama benim şahsi fikrim bir şey çıkmaz. Rekabet engelleyici olan bir olay değil. Limanlarında bunu uygulayan dört beş demir çelik üreticisi var, bunlarla da çok uğraşıldı ama bir şey çıkmadı.”

Toplantının soru cevap bölümü basına kapalı olarak devam etti.

Yorum Ekle