Atatürk'ün başkumandanlığında 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz, yıl dönümünde, Ereğli' de anıldı.
Devrim bulvarı Atatürk Anıtı önündeki törende Anıta çelenk sunuldu. Saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı söylendi. Bu sırada Türk Bayrağı göndere çekildi. Ereğli Lisesi öğrencisi Tunahan Demirel, ’30 Ağustos’ şiirini okudu. Karadeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı askeri olan Deniz İstihkam Üsteğmen Emre Altınöz konuştu. Altınöz, Türklerin tarihin hiçbir aşamasında esaret altında yaşamadığını söyledi.
Türklerin onurlu ve şerefli bir ulus olduğunu da ifade eden Altınöz, şöyle dedi:
Osmanlı İmparatorluğu Trablusgarp ve Balkan Savaşları’nı takiben girdiği 1. Dünya Savaşı sonunda çok ağır şartlarla Sevr Anlaşmasını imzalamaya zorlanmış ve bunun kabulüyle aziz vatan Urfa, Antep, ve Maraş’ı, Fransızlar Adana ve Mersin’i, İtalyanlar Antalya ve Konya’yı, Yunanlılar ise 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmişlerdir. Ancak işgal devletlerinin düşünmedikleri bir husus vardı. Türkler, tarihin hiçbir aşamasında esaret altında yaşamamış, onurlu ve şerefli bir ulustu. Böylece işgalciler her zaman hür ve bağımsız olmuş bir milleti karşılarına almıştı. Çok zor şartlar altında planlanan ve hazırlanan Büyük Taarruz’un amacı sürpriz bir karşı harekatla güçlü düşman mevzilerini yarmak, sayıca çok üstün bir düşmanı kesin bir darbeyle mağlup etmekti. Bu taarruza Türk’ün ana yurdunu işgal eden düşman yok edilmeden ara verilmeyecekti. Büyük Taarruz’a ülkenin her ferdinin verdiği destek ve büyük fedakarlıklarla yapılan lojistik hazırlıkların sonunda, 99 yıl önce 26 Ağustos’ta başlanmıştır. Türk’ün gerçek kurtuluş güneşi ise 30 Ağustos 1922 sabahı düşmanın kesin yenilgisiyle doğmuştur.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir’ emrini alan kuvvetlerimiz 9 Eylül 1922 tarihine kadar benzeri görülmemiş bir azim ve iradeyle düşmanı denize dökmüştür.
“TÜRK ZAFERİ MİLLETLER ARASI HUKUK KURALLARINA GÖRE TESCİL EDİLDİ”
30 Ağustos zafer, zafere inanan, kendine güvenen, askerine destek olan, özgürlüğe gönül vermiş ve bütün imkânsızlıklara rağmen güçlü düşmanlarını yenen bir milletin destanıdır. Bu askeri zaferle, siyasi zaferlerin de önü açılmıştır. Mudanya Mütarekesi yapılmış, Trakya işgalden kurtarılmış ve nihayet müzakere gücünü zaferdeki büyük yenilmezlikten alan Türk delegasyonunun siyasi mücadelesi sonucunda barış anlaşması imzalanmıştır. Böylece büyük Türk zaferi milletler arası hukuk kurallarına göre tescil ve Türk Kurtuluş Savaşı fiilen sona ermiştir. Başkomutanlık Meydan Muharebesinin önemi sadece düşman ordularının yenilmesinden değil, aynı zamanda yüce Türk milletinin tarihinde yeni bir dönem açarak, yeni Türk Devleti’nin kurulmasına imkan sağlamasından da kaynaklanmaktadır. Başkomutanlık Meydan Muharebesi Türk milletinin kahramanlık duygusunu ve milli gururunu besleyen en güçlü kaynaklardan biridir ve böyle kalacaktır.
MİLLET VE ORDU BÜTÜNLÜĞÜ
Türk Silahlı kuvvetleri 99 yıl önce olduğu gibi bugün de üstün bir vazife anlayışı içinde vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü uğruna canını seve seve feda etmeye her zaman hazırdır. Milleti ve ordusuyla bir bütün olarak hareket eden Yüce Türk Ulusunun var oluş nedeni olan bu kutsal zaferin 99. yıl dönümünde başta edebi başkomutanımız, eşsiz önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin hatırları önünde saygıyla eğiliyor ve şükranlarımızı sunuyoruz.”
Anıt önündeki program, tenis sporunda derece alanlara ödüllerinin verilmesi ile son buldu.
