SON DAKİKA

ENGELLİ OLMASI ONA ENGEL OLAMADI

Ereğli'de yaşayan ve 2 sene önce trafik kazasında omurilik felci olan Aynur Kumru arılarının sevgisi ile yeniden hayata tutundu. 31 Ağustos, 2014 16:25 Güncelleme: 31 Ağustos, 2014 16:25 ENGELLİ OLMASI ONA ENGEL OLAMADI

Ereğli' de yaşayan 48 yaşında ki Aynur Kumru, Celal Bayar Üniversitesi arıcılık bölümünden mezun olduktan sonra Mersin ve Sivas'ta çalışmaya başladı. Yaklaşık 15 yıl boyunca arıcılık yapan ve arılarla iç içe olan Kumru, 2 sene önce Mersin'den Sivas'a giderken geçirdiği trafik kazası sonrasında omurilik felci oldu. Boyundan aşağısı tutmayan ve yatağa mahkum olan Aynur Kumru, memleketi Ereğli' ye geldi. Burada yeniden arıları ile ilgilenmek istediğini söylediği ailesinden tepki alan Kumru, buna rağmen bu kararından vazgeçmedi. Yanında başlayan yardımcısı Nurcan Yaman ile birlikte emanet verdiği arıları geri alan Aynur Kumru, arılarına kavuştuktan sonra yardımcısına verdiği talimatlarla arıcılığa devam etti. 2 sene boyunca her gün yardımcısının sayesinde bozuk yollara rağmen arılarına giden Aynur Kumru, arılarının sevgisi ile kollarını yeniden kullanmaya başladı.

2 sene boyunca manuel sandalye ile arılarına giden Aynur Kumru, yaklaşık 1 hafta önce Adana'da yaşayan arkadaşının gönderdiği akülü sandalye ile biraz olsun rahatladı. Arılarına daha rahat gidip gelen Kumru, arılarına olan sevgisini " Bu bir sevda yaşam sevinci olur. Yaşama tutunmakta olur. Çünkü eğer ben evde otursaydım kendimi çabuk toparlayamayacaktım. Arılarım bir sevda. O sevdanın peşine de gittiğim zaman geldiğim zaman kendimi çevremdeki insanlarda söylediler arıya başladığımdan bu yana daha hızlı bir gelişme oldu" diyerek anlatmaya çalıştı.

ARILAR BENİM İÇİN BİR SEVDA

Arıların kendisi için bir sevda olduğunu söyleyen Kumru" Ben Celal Bayar Üniversitesi Arıcılık Meslek Yüksek Okul mezunuyum Alaşehir’den. O günden bu yana arıcılık yapıyorum. İlk yıllarım 5 yıl bombus terrestris üzerine seralarda kullanılan arının laboratuarda üretimini yaptım. O şirket işletmeyi kapatmaya karar verince bende kendi asıl mesleğim olan arıcılığı yapmaya karar verdim. 10 yıldır Mersin’de ana arı üretiyorum arı sütü ve arıcılık yapıyorum. Mersin kışlatma bölgem. Sivas Gürün’de de bal alıyorum. Yazın yaylaya Sivas Gürün’e gidiyorum. Orda Sivas Gürün’e giderken 2012 yılında kaza geçirdim. Trafik kazası sonucu boyun kırığı omurilik felçlisiyim şu anda. Yeni kendime geldim. Arılarım tabiî ki ben böyle olunca ailede arıdan anlayan birileri olmadığı için birçok kişinin elinde helak oldu. En son bir arkadaşa emanet ettim ve ondan arımı güçlükle geri alabildim. Bu sene elime geçti ve geç geldi. Geç geldiği için de oradan balı olmadan geldi. Burada da iklimin kötü gitmesi sebebiyle bu sene ürün alamadım. Bu bir sevda yaşam sevinci desek de olur. Yaşama tutunmakta olur. Çünkü eğer ben evde otursaydım kendimi çabuk toparlayamayacaktım. Arılarım bir sevda. O sevdanın peşine de gittiğim zaman geldiğim zaman kendimi çevremdeki insanlarda söylediler arıya başladığımdan bu yana daha hızlı bir gelişme oldu. Kendini daha iyi hissettin daha çabuk iyilrşme sürecin oldu dediler. Ben daha da bir kenetlendim. Arılara sevdalıyım evet" dedi.

BİZ ENGELLİYSEK EVDE YATIP ÖLÜMÜ BEKLEMEK ZORUNDA DEĞİLİZ

Engelli olmanın başarmak istenilen konularda engel olmadığını söyleyen Kumru "Ben şunu söylemek istiyorum. Etrafınızdaki insanlar sizi engelliyorsa biz engelliler değil de çevremizdeki insanlar bizi daha çok engelliyor. Benim o kadar ailem de söyledi çevremdekilerde. Arıyı getirip ne yapacaksın sen zaten bakıma muhtaçsın. İşte ikinci bir yükü niye yükleniyorsun diye söylendi. Ama ben hiç birini dinlemek istemedim. Dinlemedim de ve benim için çok iyi olduğunu görüyorum. Engelli arkadaşlarıma şunu söylüyorum. Biz engelliysek evde yatıp ölümü beklemek zorunda değiliz. Hayata katılmalıyız ve hayatın içinde olmalıyız. Bunun içinde kendilerinin çaba sarf etmesi gerekiyor ve çevrelerini de bu konuda ikna etmeleri gerekiyor. Bir de ekonomimiz çok önemli ben biraz ekonomimle bunu aşmaya çalıştım ama belirli bir noktada tıkandım. Tıkanıyorsunuz mesela şu akülü arabamı bile bana Adana’dan bir arkadaşım parasını gönderdi de aldım. Yani arıya masraf yapınca onu alacak gücüm kalmamıştı. Sigortadan yararlanmak istedim reflekslerin güçlü değil diye bana rapor vermediler akülü araba alabilmek için. Manüel arabayla da gördünüz arkadaş beni 2 ay taşıdı ittirerek gördüğünüz o yolu. O kadar zordu ki bir insana işkence ediyormuş gibi oluyor. Ama akülü arabam 1 haftadır geldi ve ben rahatlıkla buraya gelip gitmeye başladım. Bazı prosedürlerin değişmesini istiyorum açıkçası. Bize hayatın kolaylaştırılması. Bizde çaba sarf etmeliyiz ama çevremizin, devletimizin bu tür şeyleri kolaylaştırmasını istiyorum. Hatta mesela fırsat bulursam şu yolun bile asfaltlanabilmesi için mücadele etmek istiyorum. Çünkü inişim ne kadar zor oldu sizlerde şahit oldunuz"

O BALLARIN KALİTESİ ÇOK DÜŞÜK, ŞEKER HASTALIKLARINA YOL AÇABİLİR

Bazı kanallrda satılan ballara da değinen Aynur Kumru "Serbest piyasa ekonomisinden yararlanıyorlar büyük ihtimal. Onların bal kalitesi yüzde birleri o kadar düşük bir bal. Şekerden üretilmiş bir bal. Şekerden üretilmişse yine arının biraz ağzı değiyor. Merdiven altı, glikozdan ondan sonra fruktoz mısır şurubundan esans katarak bal yapan firmalar var. Bunlar denetlenirse iyi olacak. İnsan sağlığı giderek şeker hastaları sayısı yükselecek diye korkuyorum. Çünkü şekere çalışan arkadaşlarımız var. 10 ton 20 ton şeker yediriyor arıya. Diyelim ki ben 67-70 kovanla Sivas’ta 1 buçuk ton bal alıyorsam aynı kişi şeker yedirerek 10-20 ton bal alabiliyor.Prosedürü vardı arıcıların Tarım Bakanlığı’ndaki işlemlerde şimdi yeniden bir yapılanma istedikleri için şu an sahipsiz arıcı. Tam bir kanunu çıkmış değil. Tam bir onları koruyucu destekleyici kanunlar yönetmelikler yok. O yüzden ortalık boşta kaldı ve bunlar bu çalışmayı yapabiliyor. En büyük özelliği şeker balını kasıkla kesin lap diye kesilir. Ama normal bir bal süner kopmaz kolay kolay birbirinden ayrılmaz" diyerek bal tüketicilerine uyarıda bulundu.

Yorum Ekle