SON DAKİKA

Dikay yazdı: "Bu Kaçıncı vurgun be hayat .."

Dikay yazdı: "Bu Kaçıncı vurgun be hayat .." 27 Eylül, 2017 18:24 Güncelleme: 27 Eylül, 2017 18:24 Dikay yazdı: "Bu Kaçıncı vurgun be hayat .."

Bu kaçıncı vurgun be hayat..

En çok inandıkların ve sevdiklerin seni hiçlik makamına taşımadı. Her türlü zorlukta yanında gibi gözükenler aslında seni yıpratmadı mı?

17 yaşında bir çocukken başladığın meslek yaşamında yaşından ve boyundan daha büyük işlere el atmadın mı?

Ürettiklerini çaldılar, kendi projeleri gibi gidip bir üst makama sunmadılar mı? hakkını hukukunu gasp edip, sonra sana iftara atanda onlar değil miydi.?

Çalıştığın onca kurumda çabalayıp çırpınmadın  mı?, üstüne kata kata, okuyarak, gözlemleyerek, araştırarak hatalarını ve yanlışlarını ofislerde geceleyerek düzeltmeye çalışan sen değil miydin? Olaya, yangına, kazaya, basın toplantılarına giden sen değil miydin?

Kanter içinde gelip görüntüyü çözerek, haber metnini yazıp seslendirdikten sonra tek başına kameranın altına bantladığın haber sunumlarını sanki karşında monitör varmış gibi okuyan ve her sunumdan sonra bunu yeniden tekrarlayan ve aynı duruşla bir bütünmüş gibi ilkel şartlarda haber sunan sen değilmiydin?

Son anda TTK’da bir göçük olduğunda mahsur kalan işçilerin haberini en sıcak haliyle vermek için saat 20:00 ana haber bültenini 2-3 dakika geciktirip haber sıralamasını değiştirip, ilk haberi gazetelerden önce vermenin haklı gururunu yaşamadın mı?

Bir elinde 10 kg. tripot bir elinde aktüel kamera ile yaya halde ara ara dinlenerek, nefeslenip soluklanarak reklam çekmeye gitmedin mi? Çektiğin reklamın metnini yazıp seslendiren, montajını yapan, ardından  müşteriye izledikten sonra bunu tv’de izleyici ile paylaşmanın mutluluğunu yaşayan sen değil miydin?

RTÜK Paylarını hesaplayıp her ayın 20’sinde Ziraat Bankasında saatlerce sırada bekleyerek ödeme yapayım diye sabırla bekleyen sen değilmiydin.?  Ay sonlarında  personelin SGK’sını ödeyen ödeyemediğinde mal beyanında bulunan, kendi maaşını hiçe sayıp almayan, odamın kapısı ne zaman açılacakta maaşları verecek diye bekleyen personelin ücretini seve seve ödeyen ama kendi maaşını alamayan sen değil miydin?

Yıllarca çalıştığın kurumlarda sigortanı yapmayıp atlatan ve her defasında primlerin üstüne yatıldığı halde ses çıkarmayan sen değil miydin? Tv’nin çatısına çıkıp fırtınada kopan kabloyu bir diğeri ile değiştiren, dönen çanağın LNB’sini düzelten, kopan kablolara havya ile lehim yapan, Radar’da, Göztepe’de Zonguldak’ta Kardeşler köyünde, yine Zonguldak’ta bir evin çatısında Telekom’a sinyal verebilmek için teknik personelle uğraşan sen değil miydin?

20:00 Ana haber bülteninden sonra canlı yayın nedeniyle Teknik Yönetmenlik yapan sen değil miydin? ,Beyçayırını gidip maç çeken çektiği maçta gol kaçırmamak için pür dikkat maça odaklanan, spor programı için fikstür yapan sen değil miydin?

TV’de çalışırken yapılan haberlerden dolayı adliye’de savcıya ifade veren, telif haksız yayınlanan ve 80 bin lira kesilen cezayı 10 binliraya indiren, MÜYAP-MÜYOR-BİR ve MSG ile telif hakları yasasını anlaşması yaparak kliplerin gönül rahatlığı ile yayınlanmasına vesile olan, açılan kamu davasını geri çektiren sen  değilmiydim.? Her gittiğin kurumun teknik ve genel anlamda çıtasını yükselten sen değil miydin?

Çalıştığın kurumda SGK’lı çalıştığını sanırken meğersem hep çıkışının yapıldığı bilmeden çalışan sonra bilgisayar hayatına girdikten sonra SGK sayfasında ki primlerine bakarken  aptal yerine koyulduğunu geç fark eden sen değil miydin?

Karda kışta, güneşin alnında Zonguldak, Çaycuma, Devrek , Alaplı koşuşturan sen değil miydin? Reklam için gittiğin bazı firmalarda kendini bilmez edepsize ağzının payını veren sen değil miydin?

İnandığın, iş öğrettiğin, kimlik kazandırdığın kişilerden kazık yiyen sen değil miydin? Paçana yapışıp iş isteyen mağdur rolü oynayıp timsah gözyaşı akıtan, senin merhametini kullananlardan en çok payına düşeni alan sen değil miydin?

Yapmacık ve sahte gülüşlere bile aldırış etmeden dik duran, eğilmeyen ve bükülmeyen bildiğin yolda emin adımlarla yürüyen sen değil miydin?  17 sene kamu yararına çalışmanın inancı ile (namım yürüsün diye değil)  mesleğimi gönülden  severek yaptığın için, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen sen değilmiydin? .

YARALADINIZ BENİ,  ÜRETTİM SİZ TÜKETMEYE ÇALIŞTINIZ.

Sıfır sermaye ile açtım bu gazeteyi hiç istemeye istemeye emekli olacağımı inandığım kurumdan ayrılmak zorunda kaldım ve geriye dönüp defalarca baktığım o kapıyı son kez çekmiştim. Sahip çıktığım kadar sahip çıkılmadığım için bıraktım. Denize düştüm dalgalarla boğuştum. hıçkıra hıçkıra ağlayarak ayrıldığım kurumda aklı kalanlar benden sonra  içeri doluştular. Ve o kurumla benim 2 senedir davam devam diyor. Hayırlısı ile oda bitecek.

Gazeteyi kurdum, Cep delik cepken delik matbaada makine gürültüleri içinde çalıştım. Derme çatma bulduğum şu anki ofisimi esnafında yardımları ile düzenledim. Onların hakkını ödeyemem. Elime üç beş kuruş para geçtikçe yeniden restore ettim. Yaptıkları yardımı unutmuyor ve onlara her zaman dua ediyorum.Allah razı olsun hepsinden.

Ve ben azim ettim ve bugünlere geldim. Siz benim Gazetemin kuruluş yıldönümü kutlasınız ne olur kutlamazsınız ne olur. Arkamda inşaatçı ya da petrol ofisi sahibi bir patronum olmadı. Ben çalışırken o kurumun sahipleri boru profil ve panel radyatör işi yapıyorlardı ama bu kurumu siz yaşatacaksınız dediği için maaşları, her türlü gideri reklamdan gelen kazanç  ile ödedim.

Ve bugün ben SEYHAN DİKAY, kendimle gurur duyuyorum. Meslekte attığım onca kalıcı imzanın olmasından dolayı. Bugünlere o sıkıntı ve mücadelerle savaşarak geldim.

O nedenle bu hayatta beni ne meslek yaşantımda, nede genel hayatımda yokluğu ile kimse korkutamaz. Ben yaratana her gün "Senden seni diliyorum Allah’ım senden başkasına muhtaç etme." Diye dua ediyorum…Çünkü Rabbim olan Allah’ın bana verdiği akıl ve dirayet ile yoluma devam ediyorum.

Hayatta sürekli ufalanmış, parçalanmış, incinmiş, kırılmış ve her defasında silkelenip ayağa kalkarak yürümeye devam eden beni kimse yıldıramaz. Açılan her yara beni daha güçlü kıldı. Ve ben sağlığım el verdiği sürece, her ne kadar beyinen yalnız olsamda bu meslekte, fazla efor harcasamda çalışmak için,  daha fazla azimle çalışmaya, üretmeye devam edeceğim.

Biliyorum ki işimden bana zarar gelmez.  Bu sektörde daha pek çok ilke imza atmaya devam edeceğim. Varsın olsun ben manevi inancımla etrafıma ışık saçmaya, mağdurlara yardım etmeye, mesleğimi layıkıyla yapmaya devam edeyim.

Bu arada 5 senedir de, gazetemi kendim dağıtıyorum, manşeti özenle hazırlıyor, gazeteyi ayda 2 kez yayınladığım için gündemden düşmeyecek haberleri  nakış gibi işliyor. Uykusuz kalıyor ve yazacağım köşe yazısının içeriği ile dertleniyorum. Aynı zamanda ajans-reklamcılık ve organizasyon işlerimide ihmal etmemeye gayret ediyorum. Kendi yağımla kavruluyor Rabbime sonsuz kez hamd ve şükrediyorum. Hiçbir zamanda  Gazete sahibi olarak kendimi görmedim, görmeyeceğimde,  İşin mutfağından geldiğim içinde nokta atışlar yapmaya özen gösteriyor, fizilibe yaptıktan sonra strateji belirliyor ve gündemli çalışıyorum.

Ben bu hayatta Doğum, ölüm ve nikah’a önem veririm. Bilirim ki bunlar hayatın en önemli üç sac ayağı bu zamanda yanımda olmayanlar zaten hiçbir şart ve koşulda yanımda olmasın. Ben payıma düşeni aldım. İnanıyorum ki herkes payına düşeni alacak. Ve ben bu hayatta şunu öğrendim. Herkese hak helal edilmiyor. Ve hakkımı helal etmediğim insan sayısı da 40 senelik yaşantımın içinde sayamayacağım şekilde arttı.

Duygularıma yıpranmış kalbim yüzünden gem vuramadım. Spontene yazılmış bir köşe yazısı. Demogoji yapmayı hayatım boyunca hiç beceremedim, sevmedim de, ama 20 senelik meslek hayatımında hiçte kolay bir süreç geçirmedim. Dışardan bizim meslek renkli gözükür. Boşuna dememişler “dışı seni içi beni yakar” diye..

Nazım Hikmet’inde dediği gibi “Neden sancılar eksik olmaz, iyi insanların yüreğinden”

 

 

 

 

 

Yorum Ekle